30 Ağustos 2011 Salı

İyi bayramlar

Günaydııınnn..
Bu sabah dilimde bu şarkıyla uyandım. Derin'e söyledik çok hoşuna gitti hatta bizi alkışladı .)
Belki sizde hatırlamak istersiniz diye düşündüm.
Bütün arkadaşlarımın 30 Ağustos Zafer Bayramını ve Ramazan Bayramını kutluyorum.
Sağlıklı, bereketli,barış dolu, mutlu bir bayram dilerim..
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim .)
Sevgiler..


25 Ağustos 2011 Perşembe

Alışverişin yeni adresi

Çok almak ve az paramı harcamak istiyorsunuz? o zaman bu sizin için güzel bir haber olacak. Grup satın alma sitelerinin ve özel alışveriş kulüplerinin günlük kampanyaları artık tek bir noktada sizlerle.

Nerede mi?

Tabi ki indirimlr.com'da

Şehrinizdeki çılgın fırsatları ve indirimleri kaçırmayın. Şehrinizdeki tüm sosyal aktivitelerden en az % 50 indirimlerle yararlanın. Artık sizde çok alın ama az harcayın !
Tatil fırsatları, restaurant, eğlence, aktivite, eğitim fırsatları, sağlık ve güzellik fırsatları, sevdiğiniz markaların indirimli satışları ve daha neler neler..Hepsinden % 90'a varan indirimlerle faydalanın.

Herkese iyi geceler .)


24 Ağustos 2011 Çarşamba

Mutfaktayım: Çikolatalı cheese kek


Tabanı için:
1 paket pötibör bisküvi
100 gr. tereyağ
Kreması için:
1 su bardağı tozşeker
3 çorba kaşığı un
1 paket labne peyniri ( 200 gr. )
3 çorba kaşığı süzme yoğurt  ( süzme yoğurt yoktu ben yoğurdun susuz tafından kullandım )
2 yumurta
1 paket vanilya
Kakao sos:
160 gr. bitter çikolata ( 80 gr.'lık kare paketlerden iki tane kullandım )
2 kutu krema

Yapılışı:
Bisküvileri robotta parçalayıp içine eritilmiş tereyağını ekleyerek karıştırıyoruz.
Pasta çemberine yağlı kağıt serip, karışımı koyarak elimizle bastırıyoruz.

Kreması: Bütün malzemeleri çırpıp, bisküvili tabanın üzerine döküyoruz.
Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 15-20 dakika pişiriyoruz.
Fırından çıkan kekimizi soğumaya bırakıyoruz.
Kakao sos: kremayı küçük bir tencerede kaynatıyoruz. Kaynamaya başlayınca ocaktan alıp,
üzerine elimizle kırdığımız çikolataları ekliyoruz.
Çikolataları kremanın sıcaklığında karıştırarak eritiyoruz.
Ilınması için 5 dakika bekliyor ve çemberin içindeki kekin üzerine döküyoruz.
Soğuyunca buzdolabına kaldırıp, bir gece dinlendiriyoruz.

Afiyet olsun..

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Derin mevzular..


Elleriyle yemek yiyiyor..


O kadar oyuncak duruken mandallarla oynuyor..



Bebeğine yastık ve battaniye ördüm, şimdilik ilgi göstermiyor..


Balkondaki fesleğeni minik elleriyle sallıyor, sonrada kokluyor..









Her gece babasının çocukluğundan kalma kitabını okutmadan uyumuyor..

Not: Kitaptakı yırtıklar küçük hanım tasarından yapılmıştır yoksa bugünlere kadar gıcır gıcır gelmişti .)


Herkese mutlu pazarlar .)

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Arkadaşlık bileklikleri


Arkadaşlık bileklikleri ( friendship bracelet ) bu yaz çok moda oldu. Ortaokula giderken çok örerdim ama unutmuşum birkaç denemeyle hatırladım. Makrame bilenler için çok basit bir çalışma. Aslında bunların isimlilerinden örerdik ama onu bir türlü hatırlayamadım. Evdeki renklerle benden bu kadar.
Herkese mutlu pazarlar .)

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Sürünen iş de mutlu son ve gömlek boyama..


Zamansızlıktan şu ufacık at başını bir türlü yapamıyordum, sonunda bitti. Minik birşey ama panama keteni üzerine işlediğim için ufacık ufacık delikleri, biraz zorladı beni. Nasıl beğendiniz mi?





Eşimin siyah keten gömleği. Rengi solmuş, kol altlarında da deodorant lekeleri vardı, atacaktı belki kurtarırım umuduyla koydum bir kenara. Beşiktaşa ilk indiğimde, 1001 çeşitten toz kumaş boyası aldım. Eve gelip gömleği makinaya attım. Deterjan gözüne boyayı döktüm, bir çay bardağı kadar sirke ve tuz koyup kısa programda yıkadım. Sonuç mükemmel, yepyeni oldu. Fotoğraflardan pek belli olmayabilir ama iyi iş çıkardım .)
Not: Gömleğin boyanmamış hali biraz buruşuk kusura bakmayın, boyama fikri gelince tıkıştırdığım yerden çıkarıp hemen fotoğrafını çektim .)

Herkese iyi geceler .))

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Mutfaktayım: Kabaklı muffin





KABAKLI MUFFIN

  • 3 yumurta
  • 100 gr. margarin ( ben 1/2 su bardağı sıvıyağ kullandım )
  • 2 su bardağı mısır unu
  • 1 su bardağı beyaz un
  • 2 adet yeşil kabak ( rendelenmiş )
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2-3 dal dereotu
  • 1 adet kırmızı biber ( küp küp doğranmış )
  • 1 su bardağı yoğurt
  • Tuz-karabiber

Bütün malzemeyi karıştırıyoruz. Muffin kaplarını yağlayarak, dolduruyoruz. Ben pişince kalıplardan taşmasın diye fazla doldurmadım ama az geldi. Bir daha ki sefere ona dikkat edeceğim.Önceden ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Kek gibi çok kolay ama çok lezzetli, afiyet olsun..

Herkese iyi haftalar..

4 Ağustos 2011 Perşembe

Dikiş makinam ve marifetleri



Dikiş makinamı alalı 3 yıl oldu. Benim annem çok iyi terzidir, zaten bütün el becerileri bana ondan bulaşmış. Annemin kendi makinası 40 yıllık singer ama yeni singerleri önermedi. Bende anne sözü dinledim ve bunu aldım. Makinam Pfaff hobby 1142 model. Satan kişi bu modelin yeni başlayanlara yetebileceğini söylemişti. Kendi kendine nakış falan yapanları bile var, bilgisayarlı. Annem gerek yok dedi bunu aldık. Benim işimi görecek herşeyi yapıyor. Strech dikişi var, overlok, kıvırma ayağı var, ilik açıyor, düğme bile dikiyor ama  ben dikmedim. O kadar da değil yani..
Almayı düşünen varsa tavsiye ederim. Bu kumaşları hatırladınız mı? iki ay olmuş size dikeceğimi söylemiştim ancak bitti. İtiraf ediyorum ben beceremedim, annem dikti. Çünkü aradığım modeli (aslında çok basit belde büzgülü bir şey) burdalarımda bulamadım. Kalıpsız pratikten dikmek gerekiyordu o da bende yok .) annemi çağırdım. Ben bunları hafta sonu giyeceğim, diker misin dedim. Annem makinayı, kumaşları getir dedi, koşa koşa getirdim tabi. Ben Derin'i oyalarken annem bir günde ikisini birden dikti. Mavi desenli olanı uzun istedim, beli kemerli. Kahverengi güllü olan ise kısa, beli lastikli, yanlarında cepleri var. Askıda fazla belli olmasa da üzerimde çok güzel durdu, beğendim. Ellerine sağlık anneciğim.


3 Ağustos 2011 Çarşamba

Akçakoca gezisi-2

Cumartesi günü Aktaş şelalesine gittik. 10 km. diyorlar ama köy yolları bozuk olduğu için  git git bitmek bilmedi. Köyler çok güzel, dağ-taş yemyeşil. Oralarda da yukarı mahalledeki gibi eski evlerden var. İnsanları çok cana yakın, yardımsever. Bir yerleri aradığımızı fark eden herkes yardım ediyor.
Fotoğraf çeke çeke Aktaş şelalesine vardık ama şelalenin görevlisi arabaları orada bırakarak 20 dakika yürüyeceğimizi söyledi. 20 dakika gidiş-20 dakika dönüş, birazda şelalenin başında dursanız bir saate dönersiniz dedi. Ben yürüyüşü çok severim, hemen bagajdan spor ayakkabılarımı çıkarıp giydim, telefon çekmez dediler, bıraktık. Aşkın yılan, ayı vs. gibi bir hayvan olup olmadığını sordu. Buralarda ayı olmaz ama çok sıcakta yılan oluyor dedi. Şehir merkezi çok sıcak ama bizim olduğumuz bölge püfür püfür esiyor. Yani yılan olmazmış. Peki dedik görevliyle vedalaşarak yürüyüşe çıktık, dağların arasında daracık bir patika , patikanın bir tarafı uçurum, ben ilk adımda bir şok yaşadım ama eşime belli etmiyorum çünkü o çok hevesli. Evet dağ yolu olduğunu falan biliyordum ama basacağım yerlerin düz bir zemin olduğunu tahmin ediyor, 20 dakika bile sürmez ben pergelleri açarım diyordum. Bırakın hızlı yürümeyi ayakta zor duruyorum, topraklar kayıyor, tutunacak bir yer yok.  Ayağımın altındaki otlar hışırdıyor, survivor gibi, kertenkeleler cirit atıyor.  70-80 metre yürüdükten sonra yürüyemeyeceğime kesin karar vererek dönmek istediğimi söyledim anda gördüğüm irice bir kertenkeleyi yılan yavrusu zannedince kendimi koşarak başladığım yerde buldum, Aşkın'da peşimde.
Görevlinin neden döndünüz, burada tek başına bayanlar bile yürüyor, çocuğuyla gelen bile var (kardeşim onlar manyak, oraya çocuk sokulur mu hiç) nasihatlarına kulak asmadan, aşkım sen devam et, ben burada çay içer takılırım dedim. Bu arada biz geri dönerken yanlarında 12 yaşlarında bir erkek çocuğuyla gelen ailede bizim gibi geri döndü. Aşkın tekrardan yürümek için yola çıktı, bende masalardan birine oturdum, çay getirdiler. Diğer aileyle muhabbete koyulduk. Ankaralılarmış, adam Ankara devlet opera ve balesinin marangozuymuş, dekorlarını yapıyormuş. Şelalenin görevliside Aktaş köyünden bir aile. Karı-koca, 2 oğulları ve gelini yazları şelalenin oradaki evlerinde, kışın ise köydeki evlerinde yaşıyorlarmış. Şelalede gelen misafirlere çay,kahve ve pide yapıyorlar. Ayrıca kovanları var kestane balı satıyorlar. Muhabbet muhabbeti açtı, görevli ( oğul ) buralarda avlanıyorlar, çulluk ve domuz oluyor dedi. Domuz mu? baştan söylesene kardeşim ya kocamı domuz yerse! Görevli (anne) domuz senin kocanı napsın yemek arar o dedi. Kocamı yemesine gerek yok, o dağda karşısına çıkması bile yeterli !
Vaktin nasıl geçtiğini anlamadan bir saatten çok az bir zamanda aşkım döndü. Ter içinde koşarak gidip gelmiş. (kendisi maratoncu olur da ) Aşkım biliyormusun burada domuz olurmuş dedim, şimdimi söylüyor dedi .)
Ankaralı aileye ve bana şelalenin çektiği fotoğraflarını gösterdi, gitmiş kadar olduk.
Arabamıza binerek 9 km. ilerdeki Tarihi Hemşin Camii'ne gittik. Yeni restore etmişler, çok güzel bir yapı. Bahçesine de eski eşyalardan bir düzenleme yapmışlar.
Dağ havası insanı nasıl acıktırıyor anlatamam, saat 12'de açlıktan bayılmak üzereydim. Üstelik otelde çok güzel bir kahvaltı yapmıştık. Camiyi gezdikten sonra şehir merkezine döndük. İlk geldiğimiz gün gözüme kestirdiğim bir esnaf lokantası vardı, orada yemek yiyip, merkezdeki Akçakoca Merkez camiinin fotoğraflarını çektik. Daha önce görmediğim şekilde modern bir cami. İlk önce yadırgadım ama gördükçe alıştım. Cami 1988-2004   yılları arasında yapılmış. Selçuklular'da kullanılan sekizgen köşeler üstüne oturtulmuş. Türk otağ çadırı ile çağdaş mimariyi sentezleyen bir kubbesi var. 5000 kişilik büyük bir cami ve adı gibi tam merkezde. Nereye giderseniz camiden tarif ediyorlar.
Görmek istediğimiz her yeri gördük sayılır. Sadece Kurugöl kanyonuna gitmedik çünkü şelale gibi orada yürünüyor denince ben vazgeçtim. Zaten hava çok sıcaktı ve kızımızı çok özlemiştim, Derin uyumadan akşam yemeğine yetişmek üzere yola çıktık.
Akçakoca macerası blogumun en uzun yazılı ve fotoğraflı postları oldu. Umarım sıkılmamışınızdır. Ama gitmek isteyenler için yardımı olur belki çünkü ben internetten bu kadar detaylı bir bilgiye ulaşamamıştım.
Herkese sevgiler .))










                                                                    Aktaş Şelalesi






Tarihi Hemşin Camii





                                                       
                                                          Tarihi Hemşin Camii bahçesi




                                                             Akçakoca Merkez Camii
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

ShareThis